Edirne



 www.tatilfikri.com.tr


Edirne ili Türkiye Cumhuriyeti'nin Marmara Bölgesi'nin Trakya yakasında, doğuda Kırklareli ve Tekirdağ, güneyde Çanakkale ve Ege Denizi, batıda Evros (Yunanistan) ve kuzeyde Haskovo (Bulgaristan) ile çevrili ildir.
Edirne ilinin geneli düzlük olup il sınırları içerisindeki herhangi bir yükselti 500 m'yi aşmadığı için ilde dağ bulunmamaktadır. Korudağ Edirne'de bilinmesine rağmen bu yanlış bir bilgidir. %25'i ormanlık olan ve topraklarının %57'sinde tarım yapılan ilin en önemli akarsuyu, Karaağaç hariç olmak üzere Türk-Yunan sınırını çizen Meriç'tir.
İlin iklimi güneyden kuzeye doğru çıkıldıkça sertleşir; Ege Denizi'ne kıyısı olan güney kesiminde daha çok ılıman Akdeniz iklimi yaşanırken, il merkezinin de bulunduğu kuzey kesiminde sert kışlarıyla kendini gösteren karasal iklim hakimdir.

Tarihi;Edirne il merkezini oluşturan kenti, bölgeye adlarını veren ve Hint-Avrupa kökenli bir kavim olan Traklar kurmuştur. Bilinen en eski ismi aynı zamanda bir Trak boyu adı olan Odrysai'dir. Uscudama ismiyle de anılan şehir yaklaşık MÖ 170 senesinde Romalıların hakimiyetine geçer. MS 125 yılında Roma İmparatoru Hadrianus'un buyruğuyla tekrar bayındırlaştırılan kente Hadrianopolis ismi verilir. Roma İmparatorluğu'nun bölünmesiyle Doğu Roma İmparatorluğu ya da diğer adıyla Bizans'ın payına düşen şehir, bir süreliğine Avarlar, Bulgarlar ve Haçlıların eline geçse de kentin 1361 yılında Türklerce fethine değin Bizans'ta kalır. 1365 senesinde Osmanlılarca başkent yapılan Edirne, 1453'te İstanbul'un başkent olmasından sonra da önemini kısmen yitirse de, padişahların gözde yerlerinden biri ve canlı bir ticari ve idari merkez olarak kalmıştır. 18. yy.da yangınlar ve depremle sarsılan kentin gelişimine en büyük darbeyi, bir zamanlar avantaj teşkil eden Balkanlara açılan kapı olma niteliğinin Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemeye başlamasıyla dezavantaja dönüşmesi vurmuştur. Yabancı işgalini ilk olarak 1828-29 yılındaki Osmanlı-Rus harbinde yaşayan şehir, 93 harbi'nde (1877-1878) tekrar Ruslar, Balkan Harbi'nde (1912-1913) ise Bulgarlar tarafından işgal edilmiştir. Birinci Balkan harbinden sonra kabul edilen barış anlaşmasıyla Bulgaristan'a geçen kent, daha anlaşmanın mürekkebi kurumadan patlak veren İkinci Balkan savaşından sonra tekrar Türk topraklarına katılmıştır. I. Dünya Savaşı'ndan Osmanlı Devleti'nin yenilgiyle çıkmasının ardından Edirne, Temmuz 1920'de Yunan işgaline uğramış, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanmasıyla 25 Kasım 1922'de nihai olarak Türk egemenliğine girmiş ve Lozan Anlaşması'yla Yunanistan'dan savaş tazminatı olarak alınan Karaağaç'ın 15 Eylül 1923'te Türkiye'ye katılmasıyla ilin sınırı bugünkü halini almıştır.
Edirne Şehir Girişi
1357'den beri düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreşleri yaz aylarında birçok yerli ve yabancı turisti çeker.
Cumhuriyet'in kuruluşu ile beraber Edirne'de eğitim kurumları da hızlı bir gelişme göstermiş, son yıllarda Edirne, eğitimde gelişmişlik düzeyi açısından Türkiye'nin önde gelen kentleri arasına girmiştir. Edirne'de okur-yazar oranı Cumhuriyet Dönemi boyunca Türkiye genelinin üzerinde olmuştur. Son yıllarda gerçekleştirilen kurslarla okur-yazarlık oranı %99'a ulaşmıştır.Edirne il merkezini oluşturan kenti, bölgeye adlarını veren ve Hint-Avrupa kökenli bir kavim olan Traklar kurmuştur. Bilinen en eski ismi aynı zamanda bir Trak boyu adı olan Odrysai'dir. Uscudama ismiyle de anılan şehir yaklaşık MÖ 170 senesinde Romalıların hakimiyetine geçer. MS 125 yılında Roma İmparatoru Hadrianus'un buyruğuyla tekrar bayındırlaştırılan kente Hadrianopolis ismi verilir. Roma İmparatorluğu'nun bölünmesiyle Doğu Roma İmparatorluğu ya da diğer adıyla Bizans'ın payına düşen şehir, bir süreliğine Avarlar, Bulgarlar ve Haçlıların eline geçse de kentin 1361 yılında Türklerce fethine değin Bizans'ta kalır. 1365 senesinde Osmanlılarca başkent yapılan Edirne, 1453'te İstanbul'un başkent olmasından sonra da önemini kısmen yitirse de, padişahların gözde yerlerinden biri ve canlı bir ticari ve idari merkez olarak kalmıştır. 18. yy.da yangınlar ve depremle sarsılan kentin gelişimine en büyük darbeyi, bir zamanlar avantaj teşkil eden Balkanlara açılan kapı olma niteliğinin Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemeye başlamasıyla dezavantaja dönüşmesi vurmuştur. Yabancı işgalini ilk olarak 1828-29 yılındaki Osmanlı-Rus harbinde yaşayan şehir, 93 harbi'nde (1877-1878) tekrar Ruslar, Balkan Harbi'nde (1912-1913) ise Bulgarlar tarafından işgal edilmiştir. Birinci Balkan harbinden sonra kabul edilen barış anlaşmasıyla Bulgaristan'a geçen kent, daha anlaşmanın mürekkebi kurumadan patlak veren İkinci Balkan savaşından sonra tekrar Türk topraklarına katılmıştır. I. Dünya Savaşı'ndan Osmanlı Devleti'nin yenilgiyle çıkmasının ardından Edirne, Temmuz 1920'de Yunan işgaline uğramış, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanmasıyla 25 Kasım 1922'de nihai olarak Türk egemenliğine girmiş ve Lozan Anlaşması'yla Yunanistan'dan savaş tazminatı olarak alınan Karaağaç'ın 15 Eylül 1923'te Türkiye'ye katılmasıyla ilin sınırı bugünkü halini almıştır.Türkiye Cumhuriyeti'nin Marmara Bölgesi'nin Trakya yakasında, doğuda Kırklareli ve Tekirdağ, güneyde Çanakkale ve Ege Denizi, batıda Evros (Yunanistan) ve kuzeyde Haskovo (Bulgaristan) ile çevrili ildir.
Edirne ilinin geneli düzlük olup il sınırları içerisindeki herhangi bir yükselti 500 m'yi aşmadığı için ilde dağ bulunmamaktadır. Korudağ Edirne'de bilinmesine rağmen bu yanlış bir bilgidir. %25'i ormanlık olan ve topraklarının %57'sinde tarım yapılan ilin en önemli akarsuyu, Karaağaç hariç olmak üzere Türk-Yunan sınırını çizen Meriç'tir.
İlin iklimi güneyden kuzeye doğru çıkıldıkça sertleşir; Ege Denizi'ne kıyısı olan güney kesiminde daha çok ılıman Akdeniz iklimi yaşanırken, il merkezinin de bulunduğu kuzey kesiminde sert kışlarıyla kendini gösteren karasal iklim hakimdir.
Görülecek Yerleri;
En görkemlisi klasik Osmanlı mimarisinin doruk noktası sayılan ve Mimar Sinan'ın 'ustalık eserim' dediği Selimiye Camii'dir (1575). Bunun dışında Eski Cami (1414) ve Üç Şerefeli Cami (1447) klasik dönem öncesi Osmanlı mimarisinin anıtları olarak kent merkezini süslemektedir. Şehirde görülebilecek diğer tarihi camiler Muradiye Camii (1426), Ayşekadın Camii, Darülhadis Camii, Defterdar Camii, Hıdır Ağa Camii, Gazimihal Camii ve Şahmelek Camii'dir.
Edirne kentinin biraz dışında yer alan İkinci Beyazıt Kulliyesi (1488) mimarisiyle olduğu kadar zihin özürlülerin tedavi edildiği, günümüzde Sağlık Müzesi olarak kullanılan şifahanesi ile de dikkat çekmektedir.
Ayrıca kentte kaleiçinde bulunan İtalyan Kilisesi, kıyıkta bulunan Sveti Georgi Bulgar Kilisesi ve kirişhanede bulunan Sveti Helena-Konstantin kilisesi günümüze kadar gelmiş ve ayinler hala yapılmaktadır.
Ve de Kaleiçinde bulunan Büyük Edirne Sinagogu vardır. Bu sinagog Türkiye sınırları içerisindeki en büyük sinagog olup Avrupa'nın 2., dünyanın 3. büyük sinagogudur. Fakat yapı günümüzde kullanılmamaktadır.Edirne BelediyesiSivil yapılar içerisinde anıtsal niteliğe sahip olanların başında kuşkusuz Edirne'yi bir gerdanlık gibi süsleyen köprüler gelir; bunların en eskisi Tunca ırmağı üzerindeki Gazi Mihal Köprüsü'dür (1420). Bu köprü yakınında Yıldırım ve Seferşah isminde iki küçük köprü daha bulunur. Kent merkezinden Karaağaç'a giden yol üstünde ilk karşılaşılan köprü Tunca Köprüsü (1615), ikincisi ise Edirne'nin en görkemli köprüsü olan Meriç nehri üzerinde kurulu Meriç veya Mecidiye Köprüsü'dür (1842).
Edirne'deki en uzun köprü, il merkezi dışında Ergene nehri üzerinde yer alan ve ilçe merkezine ismini vermiş olan Uzunköprü'dür.
Günümüzde bir kısmı otel olarak kullanılan tarihi Rüstem Paşa Kervansarayı (1554) da Edirne'nin görülmesi gereken anıtlarından birini teşkil eder. Bu binada yapılan restorasyon çalışması, 1980'de Ağa Han Ödülü almıştır.[15]
15. yüzyıldan kalma Edirne Sarayı 93 Harbi'nde cephanelik olarak kullanılmış ve kentin düşeceğinin anlaşılmasından sonra cephaneler Rusların eline geçmesin diye havaya uçurulmuştur. Bu patlamadan sonra sadece Adalet Kasrı denilen kısmı sağlam kalmıştır. Kalıntıları Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin düzenlendiği Sarayiçi semtindedir.
Edirne'de bulunan sivil tarihi yapılar arasında sayıları hızla azalan eski Edirne evleri de önemli yer tutar. Çoğu Kaleiçi semtinde bulunan ve neredeyse tümü ahşap olan bu evlerin bazıları son yıllarda restore edilmektedir #tatilfikri
                                                  Edirne Otelleri İçin Tıklayınız

 www.tatilfikri.com.tr

Yorumlar